Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Periodontoloji (Diş eti Hastalıkları)

Periodontoloji Nedir?

Periodontoloji; dişi çevreleyen ve destekleyen dokular olan diş eti, alveolar kemik (dişin çevresindeki kemik), sement (diş kökünü kaplayan tabaka) ve periodontal ligament (diş kökü ile kemiği bağlayan yumuşak doku, bağ dokusu) hastalıklarının teşhisi ve tedavileri ile ilgilenen diş hekimliği branşıdır.

Periodontoloji Uzmanı Kimdir?

Diş eti hastalıklarının teşhisi, tedavisi ve cerrahisiyle ilgilenen bu branşın uzmanlığı için, diş hekimleri 5 senelik eğitimlerine ilaveten 4-5 sene doktora veya en az 3 senelik uzmanlık eğitimi alarak periodontoloji uzmanı (periodontolog) unvanı alır. Periodontoloji uzmanı, diş eti cerrahisiyle birlikte dental implant cerrahisi konusunda da eğitim alır.

Periodontal Hastalık (Diş eti Hastalığı) Nedir?

Diş eti hastalıkları yani periodontal hastalıklar nedeniyle dişi çevreleyen kemikte rezorpsiyon (erime, kayıp) ve diş etinde çekilmeler oluşur. Dişi çevreleyen kemik ve diş etindeki azalmalar sonucunda dişler sallanmaya başlar ve nihayetinde dişler çürümeden dolayı kaybedilebilir. Diş eti hastalıkları, genellikle ağrısız ve sinsi bir şekilde ilerler. Hastalar genellikle ağız kokusu, diş eti kanaması, dişlerin sızlaması gibi şikayetlerle diş hekime başvururlar. Dişlerde diş eti hastalıkları nedeniyle ağrı oluşmuşsa muhtemelen diş eti apsesi oluşmuştur ve bu durum çoğu zaman hastalığın son aşamasında yani dişin çekimi aşamasında oluşur. Bu nedenle hastaların başlangıç safhasında yani ileri kemik kaybı oluşmadan diş hekimine başvurmaları önemlidir. Çünkü yapılacak diş eti tedavisi, kaybedilen kemiğin ve diş etinin geri getirilmesinden ziyade, olanı korumaya yöneliktir. Diş eti hastalığı ne kadar erken teşhis ve tedavi edilirse dişi destekleyen kemikte ve diş etinde kayıp o kadar az, dişlerin ömrü ise o kadar uzun olur.

Hastanın diş etleri, fırçalarken, yemek yerken veya kendiliğinden kanar (Fotoğraf 1). Hastanın diş eti kırmızı ve parlak görünür (Fotoğraf 1). Hasta diş eti ödemli yani şişmiş, hareketli durumdadır ve dişe gevşek tutunur (Fotoğraf 1). Sağlıklı diş eti kanamaz, soluk pembe renklidir ve sıkı kıvamdadır (Fotoğraf 2).

Diş eti Hastalığı Neden Oluşur?

Diş eti hastalığının sebebi, genellikle eksik hijyen yani eksik diş temizliğidir. Eksik hijyen nedeniyle dişlere tutunan ve çoğalan bakteriler diş plağı denilen tabakayı oluşturur. Diş eti hastalığının oluşmasında en önemli rolü bu yapı üstlenir. Genç yaşta oluşan ileri diş eti hastalıklarının ana sebebi ise genetik yatkınlıktır. Anne babadan veya bir jenerasyon önceden genetik olarak miras kalan diş eti hastalığı acilen tedavi edilmelidir. Çünkü kısa sürede ileri kemik ve diş eti yıkımına neden olarak genç yaşta bireyi dişsiz bırakabilir. Diş eti hastalığı ne kadar kalıtsal olsa da yapılacak tedavi sonrası hastanın uygulayacağı mükemmel hijyenle (doğru teknikle fırçalama, diş ipi ve arayüz fırçası kullanımı) hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir hatta durdurulabilir. Diş eti hastalığı için sigara kullanımı en önemli risk faktörlerinden birisidir. Diğer risk faktörleri ise diyabet gibi çeşitli sistemik hastalıklar, stres ve kötü beslenmedir. Gece diş sıkma veya gıcırdatma, kötü diş kapanışı, dişlerde çapraşıklık, kötü ve eski dolgu veya protezler de diş eti hastalığına neden olabilir.

Dişlerimin ve Diş etlerimin Bakımını Nasıl Yaparım?

Hastalarımız genellikle en iyi diş macunu ve gargaralar ve en pahalı diş fırçalarını kullanmalarına rağmen hastalığın oluştuğunu dile getirirler. Önemli olan en pahalı diş fırçasıyla fırçalamak değil en doğru teknikle (diş etinden dişe doğru hareketle) ve her dişin ön-arka-üst olmak üzere tüm yüzeylerini kanama ve acıma olsa da fırçalamak, her gün diş ipi veya arayüz fırçası ile diş arası temizliği yapmaktır. Diş macunlarının diş eti hastalığı üzerindeki etkisi sınırlıdır. Diş macunu bir ilaç değildir. Hastalığın tedavisini macunda aramak en büyük yanlıştır. Piyasadaki diş macunlarının dişeti hastalıkları üzerindeki etkisi benzerdir. Zaten diş hekimleri fırçaya boylu boyunca sürülen diş macunu yerine sadece nohut hatta mercimek tanesi kadar macun konulmasını önerir. Fazlası dişlerde aşınmaya neden olabilir. Sonuç olarak en pahalı macun ve fırça kullanmaktan ziyade, fırçanın kullanım tekniği, süresi (3 dakika), zamanlaması (sabah, akşam) ve fırça ile birlikte kullanılan arayüz bakım ürünleri (diş ipi ve/veya ara yüz fırçası) diş eti hastalıklarının önlenmesinde ve şiddetlerinin sınırlanmasında daha önemlidir.

Sadece Diş Fırçalamak Yeterli midir?

Tedavi sonrası hastalara normal fırçalamaya ek olarak önerdiğimiz arayüz fırçası veya diş ipi kullanımı, hastalığın tekrarlamasını önlemede en önemli araçlardan biridir. Tedavi sonrası günde 1 kere ve düzenli olarak kullanılması gereken bu araçlar, diş etleri sağlığına kavuştuktan sonra bırakılmamalı, ömür boyu düzenli kullanılmalıdır. Normal diş fırçası, dişlerin önünü, arkasını ve üzerini doğru bir teknikle fırçalandığında temizler. Ancak en çok çürük ve kemik kaybı oluşan ara yüzeyleri temizleyemez. Bu diş ara yüzeylerinin temizliği için diş ipi veya arayüz fırçası kullanılmalıdır. Eğer hastanın diş ara yüzeyleri diş eti hastalığı sonucu oluşan kemik kaybı nedeniyle genişlemişse hekimin uygun gördüğü büyüklükte (0,5 mm, 0,6 mm vb. çeşitli büyüklükleri vardır) bir arayüz fırçası veya hiç kayıp yok ve dar ara yüzeyler varsa diş ipi günde 1 kere normal diş fırçası ile fırçaladıktan sonra kullanılmalıdır.

Gargara Kullanmalı mıyım?

Hastalarımızın ülkemizde ulaşabileceği gargaralar; klorheksidin gargaralar, esansiyel yağlar içeren gargaralar ve triklosan gibi dezenfektan kimyasal maddeler içeren ağız sularıdır. Klorheksidin gargaralar yani reçete ile verilen ve sadece eczanelerde bulunan gargaralar daha çok ağızda yapılan ameliyatlar sonrası veya ciddi ağız enfeksiyonlarında kullanılır. Altın standart yani plak önlemede en iyi gargaralardır ancak uzun süreli kullanıma uygun değildir. Yemeklerin tuz tadının alınmasını engeller, dilde ve dişte renklenmeler oluşturur. Esansiyel yağlar içeren gargaralar piyasada çok popüler bir markayla temsil edilir ve artık süpermarketlerde dahi bulunabilir. Bu gargaralar da klorheksidin gargaralar kadar olmasa da antiplak özelliğine sahiptir ve klorheksidine göre uzun süreli kullanıma daha uygundur. Dişlerde renklenmelere neden olabilmekle birlikte klorheksidin içeren gargaralar kadar lekelenmeye neden olmazlar. Ancak çok iyi diş fırçalama ve arayüz temizliği yapan kişilerde kullanılmasına gerek yoktur. Bu gargaraları, el manüplasyonu (yeteneği) yetersiz olan bireyler ve ağzında ulaşılması zor alanlara (uyumsuz dolgu ve protezler) sahip bireyler günlük fırça ve arayüz temizliğine ilaveten (alternatif değil) kullanabilir. Ağız suları ise flor ve triklosan içeriği ile çürük engellemeye ve hijyene yardımcıdır ancak etkinliği sınırlıdır. Bu ağız sularındaki triklosan maddesinin musluk suyu ile birleştiğinde buharlaşarak kanserojen bir madde oluşturduğuna dair çeşitli konular Amerika Birleşik Devletleri’nde geçmiş yıllarda tartışılmış olup ülkemizde ise halen çeşitli macun ve ağız sularında kullanımına devam edilmektedir. Hastalarımızın gargara ve macun gibi kimyasal maddeler kullanması zararlıdır denilemez ancak asıl sorun hastalığın bu ürünlerle tedavisinin beklenmesidir. En önemli temizlik, mekanik temizlik yani diş fırçası ve diş ipi, arayüz fırçası ile yapılan temizliktir. Macun ve gargaralar, sadece bu temizliğe yardımcıdır.

Antibiyotik Kullanmalı mıyım?

Antibiyotikler ve diğer çeşitli ilaçlar, hastalığın tedavisi için hastalar tarafından sıkça ve kontrolsüzce başvurulan ajanlardır. Dişlerle ilgili enfeksiyonların tedavisinde antibiyotikler ancak yardımcı olarak kullanılır. Enfeksiyonun tamamen temizlenmesi için öncelikle tedavi edilmeli. Tedavi ile birlikte eğer hekimin uygun gördüğü antibiyotik anlattığı şekilde kullanılmalıdır. Diş etlerinde kanama, ağızda koku var diye sadece antibiyotik kullanmak belki hastayı 1-2 hafta rahatlatabilir ancak enfeksiyona neden olan bakteriler, plak ve diş taşları, granülasyon dokuları (enfekte yumuşak doku) halen diş çevresinde olduğu için hastalık daha şiddetli bir şekilde geri dönüş yapabilir. Bunun nedeni de bakterilerin kullanılan antibiyotiğe karşı zamanla direnç kazanmasıdır. Doğru durumlarda, doğru endikasyonla kullanılmayan her ilaç sadece boşa kullanılmamış ayrıca vücuda da zarar vermiş olacaktır. Boşa kullanılan antibiyotikler nedeniyle bakterilerin direnç kazanması sonrası antibiyotik esas gerekli olduğu durumda kullanılınca daha düşük etki gösterecektir. Bu nedenle doktor tavsiyesi olmadan hastalarımızın kesinlikle kafasına göre antibiyotik kullanmamaları gerekmektedir.

Flep Operasyonu Nedir?

Burada amaç, iltihaplı dokuları temizleyerek diş çevresindeki kemik yıkımını durdurmaktır.

Hangi Durumlarda Yapılır?

İleri diş eti hastalığı ve dişleri destekleyen kemikte kayıpların görüldüğü durumlarda yapılır.

Tedavi İçeriği Nedir?

Cerrahi işlem uygulanacak alana bölgesel anestezi yapılır. Diş etine bistüri ile kesi yapılıp diş eti kaldırılır. Kökler etrafındaki iltihabi granülasyon dokuları temizlenir. Kök yüzeyi el aletleri ile düzlenir, eğer gerekli görülürse kemik düzeltmesi de yapılıp diş eti kemiğe uygun olarak şekillendirildikten sonra dikiş atılır. Gerekli görülürse antibiyotik tedavisi verilebilir. 7-10 gün sonra dikişler alınır.

Faydaları Nelerdir?

İşlem sonrası dişi destekleyen kemikte meydana gelen yıkım durur, hatta iyi hijyen sağlandığı takdirde bir miktar yeni kemik de oluşabilir. Diş eti hastalığı nedeniyle oluşan kötü ağız kokusu ortadan kalkar. Diş eti koyu kırmızı renkten estetik bir görüntü oluşturan pembe renge dönüşür. Diş eti kanamaları minimum seviyeye iner veya tamamen ortadan kalkar. Ağızda bulunan iltihap nedeniyle oluşabilecek halsizlik ve direnç düşüklüğü de ortadan kalkar.

Bunlara Dikkat!

Flep operasyonu sonrası dişlerde bir miktar sıcak, soğuk, ekşi ve tatlı hassasiyetinde artış normaldir. Bu durumu gidermek için hastalarımızın hassasiyet giderici macun kullanması uygundur. Operasyon sonrası bir miktar diş eti çekilmesi meydana gelir. Bunun sebebi ameliyat öncesi iltihap nedeniyle diş etlerinin ödemli olmasıdır. Ameliyat sonrası oluşan diş eti seviyesi aslında olması gereken ve hijyen sağlanabilecek seviyededir. Ameliyat sonrası dişlerin hareketliliği bir miktar artabilir. Unutulmamalıdır ki bu durum uzun dönemde tam terse dönecek ve dişler ameliyat öncesinden daha az hareketli hale gelecektir.

Derin Diş eti Kürtajı Nedir?

Burada amaç, iltihaplı dokuları temizleyerek diş çevresindeki kemik yıkımını durdurmaktır.

Hangi Durumlarda Yapılır?

Flep operasyonunda cerrahi olarak diş eti açılarak yapılan iltihabın uzaklaştırılma işlemi, burada kapalı olarak yani dikişsiz ve cerrahisiz yapılır. Ancak bu işlem, hastalığın belirli bir seviyesine kadar yapılabilir. İleri derece diş eti hastalığı olan kişilerde flep operasyonu hastalığı tamamen ortadan kaldırırken, derin diş eti kürtajı ancak hastalığın şiddetini azaltır. Burada hekimin yaptığı radyografik ve klinik muayene planlanacak tedavide belirleyicidir.

Tedavi İçeriği Nedir?

Bölgesel anestezi sonrası el aletleri ile diş etlerinin altındaki iltihap kürete edilir. Kök yüzeyleri düzleştirilir. Kontrol seanslarında gerekirse işlem tekrarlanır. İşlem sonrası bir miktar hassasiyet normaldir.

Serbest Diş eti Grefti Nedir?

Burada amaç, diş eti çekilmesi nedeniyle sağlıklı yapışık diş eti kalmayan bölgelere damaktan sağlıklı dişeti naklederek kemik yıkımı ve diş kaybının önüne geçmek, estetik olarak da açık kök yüzeylerini bir miktar kapatmaktır.

Tedavi İçeriği Nedir?

İşlem, diş etinin yerleştirileceği bölgeye ve damağa bölgesel anestezi yapılmasıyla başlar. Diş etinin yerleştirileceği bölgede bistüri ile kesi yapılıp yatak hazırlanır. Diş eti damaktan alınır. Damaktan yaklaşık 1-1.5 mm kalınlığında bir doku parçası alınır. Alınan parça daha önceden hazırlanan ve diş eti olmayan bölgeye yerleştirilir ve dikiş atılır. Hem alıcı hem de verici bölgeye operasyon bölgelerini korumak için pat konulur. 1 hafta sonra pat kaldırılır. Tam bir iyileşmenin olabilmesi için en az 4-6 hafta geçmesi gereklidir. 

Go To Top